8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Birleşmiş Milletler tarafından 1975 yılında ilan edilen bugün kimi ülkelerde resmi tatil, kimi ülkelerde kutlanan, kimi ülkelerde ise görmezden gelinen bir gün.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Birleşmiş Milletler tarafından 1975 yılında ilan edilen bugün kimi ülkelerde resmi tatil, kimi ülkelerde kutlanan, kimi ülkelerde ise görmezden gelinen bir gün. Çok şükür ki ülkemizde bazı olağanüstü durumlar haricinde andığımız bir gün. 
8 Mart adından da anlaşılacağı gibi Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kadınların ekonomik, siyasal, sosyal başarı sağlaması için ilan edilen bir gün. Bir kadın olarak her gün kadın cinayeti haberlerine denk geldiğimden dolayı bana kalırsa bu günü farkındalık günü olarak görmek daha doğru. Çünkü “kadın cinayetleri” dediğimiz olgu kadının toplumsal rollerine bağlı meydana gelen cinayet vakalarını tanımlamak için kullanılıyor. Peki, nedir toplumsal rollerimiz?
Öncelikle biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramlarına değinmemiz gerekiyor. Biyolojik cinsiyet, doğa tarafından bize biçilen cinsiyetimizdir. Bir de toplumsal cinsiyetimiz vardır. Bu kavram ise içinde bulunduğumuz toplumun bize biçtiği toplumsal rollerimizi belirleyen cinsiyetimizdir. Her toplumda toplumsal cinsiyet farklılık gösterebilir. Eski Türk boylarında Hatun’un Hakanla devlet işlerinde aynı statüde olması, toplumsal cinsiyettir ya da “Erkeğin elinin kiridir. Kadın yaparsa namusu iki paralık olur.” Bu da toplumsal cinsiyete başka bir örnektir. Dediğim gibi her toplumda farklılık gösterebilir veya yukarıdaki örnekte olduğu gibi tarihsel olarak da toplumsal cinsiyete bakış açısı değişebilir. 
İşte kadınla erkek arasındaki bu durum maalesef toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de beraberinde getiriyor. Bu durum da toplumlarda kadına ve erkeğe biçilen toplumsal rolleri etkileyebiliyor. Yapılan birçok bilimsel araştırma aktif çalışma hayatı olan bir kadının –erkeğin aksine- aynı zamanda ev içi hizmetler, çocuk ve yaşlı bakımı vb. birçok toplumsal rolleri olduğunu gösteriyor. Bilimsel çalışmaları bir kenara bırakırsak birçoğumuz için aynı durum söz konusu.
İçinde bulunduğumuz şartlar değişebilir mi derseniz ben umutluyum. Benim çevremde gördüğüm kadarıyla eşlerine hem ev işlerinde hem de çocuk bakımında yardımcı olan erkeklerin olduğuna daha çok şahit oluyorum. Ayrıca biz kadınlar olarak da artık yetiştirdiğimiz erkek çocuklarımıza daha fazla sorumluluk verip, karşısındakine bir kadın ya da erkek olduğu için değil de “insan” olduğu için değer vermesi gerektiğini öğretme konusunda daha bilinçli davranabiliyoruz. Zaten bahsettiğim toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu da ancak gelecek nesilleri daha iyi yetiştirdiğimiz sürece çözülecek bir durum. İşte o zaman 8 Mart farkındalık olmaktan çıkıp gerçek bir kutlamaya dönüşebilir. 
Kadına “kadın” olduğu için değer verilen bir dünya pek tabi de mümkün.  Tüm hemcinslerimin daha eşit haklara ve yaşam koşullarına sahip, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü tüm samimiyetimle kutluyorum.