Geçtiğimiz günlerde yaşanan Corendon Alanyaspor-Bitexen Antalyaspor maçının ardından Oba Stadyumu'nda gerçekleşen talihsiz olaylar, sporun güzelliklerini gölgeleyen ve toplumumuzda derin izler bırakan bir vakaydı.

Alanyaspor - Antalyaspor maçı öncesinde umutlarla dolan taraftarlar, mücadele sonrasında ise tribünlerde ve stadyumun çeşitli noktalarında gerçekleştirdikleri kırıp dökmeleri ile sporun neşesine gölge düşürdüler.
Akdeniz derbisinin berabere bitmesine rağmen bir türlü bitmeyen taraftar arasında bir maçı gölgeleyen bir kavga oluşur.
Artık yeter...
Antalyasporlu taraftarlar, kendilerine ayrılan tribünlerdeki koltukları, turnike girişini, tuvaletlerdeki fayansları, asma tavanları,  aynaları, muslukları, pisuvarları ve lavaboları kırdı. 
Spor, aslında toplumu bir araya getiren, paylaşılan bir tutku ve heyecanın kaynağıdır. Ancak bu tür olaylar, bu paylaşılan tutkunun nasıl yanlış yönlendirilebileceğini ve toplumu nasıl bölebileceğini gösteriyor. Tribünlerde yaşanan şiddet ve stadyum ekipmanlarına verilen zararlar, sadece maddi kayıplarla sınırlı değil, aynı zamanda toplumun spor etkinliklerine duyduğu güveni de sarsıyor.
Peki, bu tür olaylarla nasıl baş edebiliriz? Öncelikle, spor organizasyonlarının ve kulüplerin bu tür davranışlara sıfır tolerans politikası benimsemesi gerekiyor. Taraftarların sporun ruhuna uygun davranmalarını sağlamak için daha etkili güvenlik önlemleri alınmalı ve gerekirse yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Ancak sadece güvenlik önlemleri yeterli değil. Sporun sosyal birleştirici gücünü yeniden inşa etmek için taraftarlar arasında diyalog ve anlayışı teşvik etmek önemlidir. Taraftar gruplarıyla yapılan etkili iletişim ve işbirliği, spor etkinliklerinin barışçıl ve keyifli bir ortamda geçmesini sağlayabilir.
Son olarak, sporun temel değerlerini hatırlamak ve bu değerleri topluma yaymak önemlidir. Spor, fair-play, saygı ve dayanışma gibi değerler üzerine kuruludur. Bu değerleri yaşatmak ve güçlendirmek, toplumun spor etkinliklerine olan güvenini artırabilir ve böylece bu tür talihsiz olayları önleyebiliriz.
Unutmayalım ki, spor sadece bir oyun değil, aynı zamanda birleştirici bir güçtür. Bu gücü korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğudur.