Antalya'da bu yıl 12'ncisi düzenlenen Dünya Acil Cerrahi Kongresi'nde, 'travma ve acil cerrahi', 'afet ve kitle yaralanmalarında acil cerrahi yönetimi' ve 'savaş cerrahisi' konuları ele alındı. Harp cerrahisi uzmanı da olan Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Mehmet Eryılmaz, kongreye Türkiye'den 150'ye yakın, yaklaşık 36 ülkeden de 100'ün üzerinde iyi bilinen, bu alanda çalışmaları olan uzmanların katıldığını söyledi.
21-25 Ekim tarihleri arasındaki kongre sürecinde fikir ve deneyimlerin paylaşıldığını anlatan Prof. Dr. Eryılmaz, dünyanın birçok bölgesinde sıcak çatışmalar yaşandığını belirtti. Özellikle savaş cerrahları olarak, travma cerrahisini kendisine misyon edinmiş kişiler olarak olası savaşlara hazırlık yapmak zorunda olduklarını ifade eden Prof. Dr. Eryılmaz, "Dünyanın her yerinden katılan travma ve savaş cerrahlarıyla, eski silahlı kuvvetler mensupları olarak çalışan cerrahlarla bu konulardaki düşüncelerimizi, görüşlerimizi ve geleceğe dair olan hazırlıklarımızın neler olması gerektiğine dair birbirimize görüş alışverişinde bulunduk. Ve şu an hepimiz hemfikiriz ki sadece ülkemizin cerrahları değil dünyanın bütün cerrahları da hemfikir ki dünyada umarız ki barış geçerli olur ama bir gün savaş olursa da bu savaşın içinde sağlık en önemli konulardan bir tanesi olacak" diye konuştu.
HIZLI BİR ŞEKİLDE HAZIRLANMALIYIZ
Her ülkenin bu gerçeğe hazırlıklar yapması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Eryılmaz, "Hem sağlık personelinin eğitimini hem cerrahlarının stratejik ya da vizyoner birlikte çalışılabilir olma eğitiminin tamamlanması gerekiyor. Hem tıbbi lojistik açıdan da demirbaş ve diğer malzemelerin de şu andan itibaren stoklanması gibi hazırlık konularında neler yapmamız gerektiğini, özellikle sığınak cerrahisinin, sığınak hastanelerinin, sığınak ameliyathanelerinde mutlak bir ihtiyaç olabileceği konusunda hemfikir olduk. Ülkemizin kendini en az diğer ülkeler kadar hızlı bir şekilde hazırlaması gerekiyor. Dileriz ki barış esas olur. Önümüzdeki yıllar bize barışı getirir ama her zaman savaş koşullarında düşünerek hiçbir ihtimali göz ardı etmememiz gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
'KONGREMİZDE BİR SAVAŞ CERRAHİSİ KURSU YAPTIK'
Şu an sadece kuzeydeki Ukrayna, güneydeki İsrail- Gazze savaşları değil, dünyanın 100'den fazla farklı yerinde sıcak çatışmaların olduğunu belirten Prof. Dr. Eryılmaz, "Ve bu çatışmaların her biri mutlaka hazırlık gerektiriyor. Kendimizi korumayı gerektiriyor. En ufak bir ihtimal olsa bile hazırlanmamız gerektiriyor. Biz sadece olayın tıbbi yanıt boyutunda, savunma tıbbı boyutunda neler yapmamız gerektiğini tartışıyor ve diğer meslektaşların da neler yaptığını öğrenmeye çalışıyoruz. Bununla ilgili kongremizde bir savaş cerrahisi kursu yaptık. Bu kurs öyle bir kurs ki dünyada ilk defa biz burada gerçekleştirdik, kursa katılımın çok sayıda olması da bizim ne kadar doğru bir konuyu masaya yatırdığımızın birebir göstergesiydi. Dünyanın her yerinden bu kursa katılan, ilgilenen meslektaşlarımızı görmek de dünyanın bu konu üzerinde ne kadar konsantre bir şekilde çalıştığının bize kati bir göstergesiydi" dedi.
TRAVMA CERRAHİSİ İÇİN YAN DAL TALEBİ
6 Şubat ve Marmara depremlerine de dikkati çeken Prof. Dr. Eryılmaz, "Çok sayıda kitlesel yaralı ve ölümün olduğu olaylara müdahale etme anlamında hem kamu hem özel sektör hem yerel yönetimler hem STK'lar hem de vatandaşların ne yazık ki çok büyük deneyimleri var, çok büyük anıları ve acıları ve travmaları var. Biz ülke olarak travmalı olguya yaklaşımda gerçekten olgu sayısı olarak dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisiyiz. Ancak ülkemizde ne yazık ki hala bir travma cerrahisi, genel cerrahi eğitimi içinde bir yan dal uzmanlık alanı olarak oluşturulmadı. Buna çok büyük bir ihtiyaç duyuyoruz. Ülkemizde genel cerrah eğitimi üzerine 2 yıllık travma cerrahisi yan dal eğitiminin mutlaka ihdas edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun ülkemiz için de mutlak bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Sivil cerrahlar sivilde çalışırken sivil bir travma cerrahisi uzmanı olarak çalışabilir. Bu arkadaşlarımız silahlı kuvvetler bünyesinde çalışırken de askeri travma cerrahisi uzmanı olarak çalışabilir. Bu ülkemiz için mutlak bir ihtiyaç" diye konuştu.
TRAVMAYA BAĞLI ÖLÜMLER
Travmaya bağlı yaralanma ve ölüm oranının dünyanın her yerinde kabul edilebilir yüzde 5'in altına çekilmesi gerektiğine de işaret eden Prof. Dr. Eryılmaz, şöyle devam etti:
"Karşılaştığınız travmaya bağlı ölüm oranı yüzde 5'in altında ise önlenemeyen, bu kabul edilebilir bir orandır ama ülkemizde şu ana kadar böyle bir oranı belirleyecek veri tabanımız ne yazık ki yok. Dolayısıyla bu veri tabanına ihtiyacımız olduğu kesin. O veri tabanında verileri toparlayıp bir analiz yaptıktan sonra da travmaya bağlı ölümlerin oranını yüzde 5'in altında tutmamız gerekiyor. Gündelik yaşamın içinde travmaya bağlı yaralanmalar büyük oranda yüzde 30 oranında kollar, eller, ayaklar ve özellikle ölümcül olanlar da kafaya isabet eden kurşun yaralanmaları ya da yüksek kinetik enerjili silahlarla yapılan yaralanmalar boyna, koltuk altlarına ve kasıklara gelen doğrudan sizin engelleyemediğiniz alanlardaki ana damarlara hitap eden, uzaktan gelen atışlarla olan yaralanmalar. Bunlar dünyanın her yerinde yüzde 50'si olay yerinde kaybedilen vakalardır. Yüzde 30'u bir sağlık ünitesine transfer ederken kaybettiğiniz, yüzde 20'si de hastanedeki tedavi altındaki uzun dönemde kaybettiğiniz olgulardır. Ülkemizde de bu dağılım transfer esnasındaki ölümlerin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu, ateşli silah yaralanmasına bağlı ölümlerin olay yerindeki oranı yüzde 50'ye yakın, literatürle uyumlu. Ama burada önemli olan şey şu, bizim bir analiz yapabilmemiz için veri tabanına ihtiyacımız var, bu çok önemli bir sorunumuz. Birincisi travma cerrahisi ülkemizde bir yan dalı olursa, ikincisi travma kayıt sistemi iyileştirilirse, üçüncüsü bu sistem içinde çalışan sağlık personelinin, hekimlerin finansal desteklerinin gerçekten olması gerektiği kadar olduğunu görebilirsek bu sistemin Türkiye'de çok büyük bir kalitede hizmet vereceğine inanıyoruz." (DHA)





