Tıpta yemek borusunun mide ile birleştiği yerdeki kapakçık sisteminin bozulması ve midedeki yakıcı asidin yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlanan reflünün, en önemli belirtileri arasında göğüs arkasında yanma hissi ve ağza acı su gelmesi, midede yanma, ekşime, ses kısıklığı, ses çatallanması, inatçı ve kuru öksürük, astım yakınmaları, boğazda takılma hissi, ağız kokusu, diş problemleri, kalp krizine benzeyen göğüs ağrılarının olduğunu aktaran Memorial Diyarbakır Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Nurettin Tunç, kapakçık sisteminin çalışmamasının birçok sebebi olabileceğini, bunlardan en önemlisinin midenin üst tarafının göğüs boşluğu içerisine doğru fıtıklaşması olduğunu ifade etti.

“PH metre yöntemiyle teşhis konulabiliyor”

Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Nurettin Tunç, reflü hastalığının en kolay teşhis yönteminin PH metre yöntemiyle konulduğunu vurguladı. Doç. Dr. Tunç, “Reflü basit bir tabirle mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanabilir. Bu çoğunlukla yemek borusuyla mide, birleşim yerinde olan kapakçığın gevşek olmasıyla veya fıtıkla ilgili olabiliyor. Bu şekilde mide içeriği ya da midedeki asit içeriği yemek borusuna temas ettiği anda yanma gibi acı, ağza acı su gibi şikayetlere yol açabiliyor. Bu tür şikayetleri olan yanma, ağza acı su, acı tat gelme, ağız kokusu gibi şikayetlerle gelen hastalarımızı biz reflü olabileceği şeklinde düşünüyoruz. Bunun üzerine reflünün tanısını koyarken şikayetlerin yanında endoskopik tanısal yöntemlerimiz var. Endoskopla girdiğimizde reflüye bağlı yemek borusunda bazı izlerimiz var. Mide asidinin yemek borusunu yakmasına bağlı lezyonlarımız oluyor. Bu lezyonlara bağlı reflü olabileceğini görüyoruz. Reflünün bir nedeni olan mide fıtığı bu fıtıkta da yine reflüye yol açabildiği için endoskopik olarak bunları tespit edebiliyoruz. Bazı hastalarımızda da endoskopik olarak hiçbir şeyi tespit etmemekle beraber reflüs olabiliyor. Her durumda ister aşikar olsun ister gözle görülmeyen reflü ve özü faşist olsun bunların kesin tanısını ise PH metre dediğimiz bir yöntemle koyabiliriz. Bu PH metrenin de yöntemleri var. Bir tanesi direkt kateter yöntemiyle yaptığımız bir yöntem, diğeri ise kapsül PH metre dediğimiz bir yöntem. Bu şekilde kesin tanısını koyabiliyoruz, eş zamanlı endoskopla beraber yemek borusunun mideden itibaren üç beş santim yukarısına yaklaşık iki üç milimlik bir kapsül var. Bu kapsül tabii teknolojik bir kapsül ile kesin tanısını koyabiliyoruz. Bu kapsül tabii teknolojik bir kapsül 24 saat boyunca mideden yemek borusuna asit kaçışını ölçebiliyor. Herhangi bir yan etkisi yok, bağırsaktan atılıp gidiyor” dedi.

“Dört ayaklı tedavi algoritma var”

Gastroenteroloji Bölümünden Doç. Dr. Nurettin Tunç, reflünün dört ayaklı tedavi algoritması olduğunu vurguladı. Tunç, reflünün tedavisinde hem yaşam tarzı değişiklikleri hem diyetle beraber ilaç tedavisi, ilaç tedavisinin yanında endoskopik tedaviler, endoskopik tedavinin yanında cerrahi tedavi denilen dört ayaklı bir tedavi algoritma olduğunu kaydetti. Doc. Dr. Tunç, “Hasta ilk geldiği zaman az gıda yemesini, gece uyumadan en az iki üç saat önceden hiçbir şey yememesini, uyuduğu zaman mümkünse yüksek uyumasını tavsiye ediyoruz diyetle, kilo vermeyle, egzersizle geçmediyse üçüncü aşamada ilaç tedavisini öneriyoruz. İlaç tedavisinde bizim verdiğimiz ilaçlarla büyük ihtimal hasta rahatlıyor. Ama bazı hastalarımızda bunlara rağmen yaşam kalitesi çok kötü oluyor. İş kalitesi çok kötü. Performansı çok kötü düşüyor. Bu tür hastalarda dördüncü aşamada endoskopik tedavi yöntemlerimiz var. Nedir bu endoskopik tedavi yöntemleri ARM dediğimiz (Anti reflü mukozektomi) ve anti reflü mukozal ablasyon dediğimiz iki yöntemimiz var. ARM ve ARMA dediğimiz bu iki tedavi yöntemini de biz burada uyguluyoruz. ARMA ve ARM’de. Bunlar da yüzde 80-90 semptomlarda ameliyatsız bir şekilde iyileşme oluyor. Bu iyileşmeyle birlikte hasta şikayetleri çok ciddi oranda azalıyor. Tabii biz bunları hemen her gelen hastaya önermiyoruz. Bu algoritmayı takip ettikten sonra hastaları tam bir rahatlama yoksa cerrahi öncesi önereceğimiz bir endoskopik tedavi yöntemi olur. Bunlar çok başarılı olarak uygulanabiliyor. Son seçenek olarak da gerekirse eğer çok ileri düzeydeyse ve hasta hakikaten yaşam şeyi çok kötüyse cerrahi tedaviyi de önerebiliyoruz” diye konuştu.