SMMM Başkanı Tevfik Atar, 13 Aralık 2025 tarihinde yayımlanan 586 Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine ilişkin sert ifadeler içeren bir basın açıklaması yaptı. Atar, söz konusu tebliğin mali müşavirlik mesleğinde telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açacağını belirterek, kamuoyunu uyardı. Atar, eğitim, staj ve sınav gibi uzun ve zorlu süreçlerden geçilerek kazanılan mesleki hakların bir tebliğle yok sayılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Mali müşavirlerin yetki ve sorumluluklarının esnaf odalarına açılmasının, 3568 sayılı Meslek Kanunu’na, beyanname esasına ve hukuk devleti ilkelerine açıkça aykırı olduğunu vurguladı. Atar, “Bu tebliğ ile eğitim, staj, sınav gibi uzun ve zorlu süreçlerden geçerek kazandığımız haklarımızın ve yıllarını mesleğine adamış meslektaşlarımızın kazanılmış haklarının kanunun önüne geçerek bir tebliğ ile yok sayılması ve yetkinin Esnaf Odalarına açılması kabul edilemez. Mali Müşavirlerin yetki ve sorumluluklarının başka kişi ve kurumlara devredilmesi; açıkça 3568 sayılı meslek kanunumuza, beyanname esasına ve kamu yararına, hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Vergi sistemimizin temel amaçlarından birisi, adil, şeffaf, izlenebilir, sürdürülebilir mali yapının tesis edilmesidir. Bu yapının güçlenmesi için basit usule tabi mükelleflerin gerçek usule geçirilmesinin gerekli olduğu meslek camiamız tarafından öteden beri ifade edilmiş ve bu yolda yapılan çalışmalar birliğimizce desteklenmiştir. Gerçek usule geçiş; belge düzeni, defter tutma ve beyan sisteminin güçlenmesini sağlamakta; mali verilerin sağlıklı ve doğru üretilmesi, kamu gelirlerinin sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. Bu gereklilik ve önem nedeniyle 8/9/2025 tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunan ve nüfusu otuz bini geçen ilçelerde anılan kararnamede belirtilen faaliyetleri yürüten mükelleflerin 01/01/2026 tarihinden itibaren basit usulden çıkarak gerçek usulde vergilendirilmeleri kararlaştırılmıştır” dedi.
Alanya SMMM Odası Başkanı Tevfik Atar, 586 sayılı VUK Genel Tebliği’nin mali müşavirlerin yasal yetkilerini hiçe saydığını belirterek, “Yetkilerimizin esnaf odalarına devredilmesi hukuka, 3568 sayılı Kanun’a ve kamu yararına aykırıdır” dedi

‘KAYIT DIŞI ARTIRACAK VE VERGİ SİSTEMİNDE CİDDİ BOŞLUKLAR OLUŞTURACAK’

Atar, 1 Ocak 2026’dan itibaren gerçek usulde vergilendirilecek mükelleflerin defterlerinin meslek odaları tarafından tutulmasına ve beyannamelerinin bu odalar aracılığıyla gönderilmesine izin verilmesinin, kayıt dışılığı artıracağını ve vergi sisteminde ciddi boşluklar oluşturacağını söyledi. Atar, “Ne yazık ki, 13 Aralık 2025 tarihinde yayımlanan 586 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile anılan kararname kapsamında 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilecek olan mükelleflerin, işletme hesabı esasına göre vergilendirildikleri süre zarfında defterlerinin bağlı oldukları meslek odaları/birlikler tarafından tutulmasına ve beyannamelerinin bu odalar tarafından da gönderilebilmesine izin verilerek atılan olumlu adımların daha da gerisine gidilmesine sebebiyet verilmiştir. Hiçbir hukuki ve teknik gerekçe ile açıklanmayacak ve kendi içerisinde onlarca belirsizlik içeren hukuka aykırı bu yetkilendirmenin nasıl bir amaca hizmet ettiğini anlamak maalesef mümkün değildir. Ülkemizde, mevcut krizden çıkış için kayıtdışılıkla mücadele ve bütçe disiplini ihtiyacı ortadayken ve bu kapsamda birçok mükellef ağır vergisel ödevlere katlanmak zorunda kalırken, kayıt dışılığı körükleyecek ve vergi sistemimizde gedikler açacak bu nevi uygulamaların kamuoyunda yeterince tartışılmadan ve istişare edilmeden yürürlüğe sokulması, bu mücadeleleri ve çabaları anlamsız kılmaktadır. Muhasebe, finansal raporlama ve beyanname birbirinden ayrılamayacak bütünlüktedir. Muhasebe yapmak, mali tabloları hazırlamak, gerçek ve doğru mali verileri sağlamak, denetlemek, raporlamak ve beyanname vermek, dünyanın her yerinde olduğu gibi Ülkemizde de mali müşavirlerin işidir. Mali müşavirlik bütün bu konularda güvence veren, sorumluluk alan ve hesap veren meslektir. Hiçbir teknik bilgisi olmayan ve oy kaygısıyla hareket edebilecek olan esnaf odalarına veya birliklerine muhasebe ve vergi konusunda yetki verilmesi, aslında kapsama yeni alınan bu mükelleflerin Mali İdare karşısında başıboş ve denetimsiz bırakılması dışında hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu meslek odalarında mali müşavir çalıştırma şartı getirilmesi olayın hukuksuzluğunu ve ciddiyetsizliğini örtmeye yetmemektedir. Bu mükellef grubuna ayrıcalık tanınması vergide eşitlik ve adalet ilkesine aykırıdır. Bu durum, kayıt dışılığın artmasına, vergiye gönüllü uyumun azalmasına, vergi gelirlerinin azalmasına ve ayrı bir disiplin olan muhasebe ve denetim mesleğinin tahrif edilmesine neden olmaktadır. Bu ise; eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerinin yürütülmesi, emekliye zam yapılması, işçinin asgari ücretine Devlet desteği verilmesi gibi konularda bütçede yeterli kaynak bulunamamasının nedenleri arasına girecektir. 2026 Bütçesinin Mecliste tartışıldığı günlerde bu tebliğ tam bir garabet olmuştur. Bu sebeple, anılan düzenlemede hiçbir şekilde kamu yararı yoktur ve ülkesini seven her yurttaşın buna karşı durması gerekmektedir” dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş Büyükelçilere seslendi: Terörsüz Türkiye başarıyla sona erecek
TBMM Başkanı Kurtulmuş Büyükelçilere seslendi: Terörsüz Türkiye başarıyla sona erecek
İçeriği Görüntüle

‘SORULARIMIZA CEVAP BEKLİYORUZ’

Yetkililere cevaplanmasını istedikleri sorular yönelten Atar, “Üyelerine şirin gözükmek için Türk Vergi Sistemi’nin yerle bir edilmesini talep edenlerin ve karar vericileri yeteri kadar bilgilendirmeyip bu çarpıklığa izin verenlerin şu sorulara cevap vermesi gerekmektedir. Esnaf odalarının yöneticileri, yanlış tutulan muhasebe kayıtlarından ve gerçeğe aykırı beyannamelerden tıpkı meslek mensuplarımız gibi tüm mal varlıkları ile sorumlu olacak mıdır? Mükelleflerin sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerinde bu odaların yöneticilerine iştirak ve vergi suçu raporu yazılacak mıdır? Hiç değilse bu yöneticilerin bir disiplin sorumluluğu olacak mıdır? Gerçek usulde vergilendirilecek bu kadar mükellefin muhasebesi hangi teknik altyapı ve bilgi ile odalar tarafından tutulacaktır? Bu esnafların mevzuatta yer alan yükümlülüklere uyup uymadıkları kim tarafından kontrol edilecektir? Örneğin bir mükellefe vergi idaresinden izaha davet yazısı geldiğinde bu mükellefin müşavirliği Oda tarafından yapılacak mıdır? Doğru yönlendirmeler yapılmadığında esnafın uğrayacağı zararın sorumlusu kim olacaktır? Esnaftan muhasebe ücretini odalar toplayacağına ve bu durumda Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca iktisadi işletme oluştuğuna göre, kuruluş amaçlarına aykırı olarak devasa muhasebe ofislerine döndüreceğiniz bu meslek odalarından kurumlar vergisi beyannamesi istenecek midir? İşi ehline bırakmayı şiar edinmek gerekir iken, liyakati olmayan kişi ve kurumlara iş yaptırmaya kalkmak hangi bilim, felsefe ve inanış ile bağdaşmaktadır?” diye sordu.

‘MALİ MÜŞAVİRLERİN YETKİ VE SORUMLULUKLARI KİŞİ VEYA KURUMLARA DEVREDİLEMEZ’

Atar, “Belki de en acı soruyu şöyle sormak gerekmektedir. “Kamu İdaremiz, ne zaman her türlü mali politikayı sahada uygulayan muhasebe camiasının hayrına ve lehine bir işe imza atacaktır?” Unutulmamalıdır ki; muhasebe meslek mensupları tüm mükelleflerin yanı başındadır ve siyasi bir etki değerlendirmesi yapılacak ise bu camia en başta göz önünde bulundurulmalıdır. TÜRMOB, Odalar ve 135 bin kişilik meslek camiası olarak vergi sisteminde onarılmaz hasarlar açacak, vergi sistemine zarar verecek, kayıt dışılıkla mücadeleyi zayıflatacak bu düzenlemelerin öncelikle yürütmesinin durdurulmasını, ardından iptalini ve yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz. Kanun hiçe sayılarak bir tebliğ ile Mali müşavirlerin yetki ve sorumlulukları kişi veya kurumlara devredilemez. 586 No’lu Tebliğ ile meslek odalarına muhasebe tutma yetkisi verilmesi, Muhasebe, denetim ve beyan gibi uzmanlık ve liyakat gerektiren süreçlerin meslek dışı yapılara devredilmesi 3568 sayılı meslek kanunumuza ve hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Vergi sitemimize ve kayıt dışılıkla mücadeleye dinamit koyma niteliğinde olan; hukuka, beyannameli sisteme ve kamu yararına aykırı; sonuçları itibarı ile topluma, devletimizin ekonomik yapısına ve mesleğimize zarar verecek 586 sıra numaralı VUK Genel Tebliğinin geri alınması, yürütmenin durdurulması için TÜRMOB ve Odalarımızca en güçlü şekilde mücadele edilecektir. Bu düzenlemenin yürürlükten kaldırılmaması halinde her türlü hukuki mücadeleyi sürdüreceğimizi, akıl ve mantığın almadığı bu çarpık uygulamanın destekçisi olmaya tevessül edecek meslek mensupları hakkında da her türlü tedbiri alarak mesleki düzeni sağlayacağımızı buradan kamuoyuna ilan ediyoruz. Son olarak tekrar diyoruz ki; mesleğimize bir saldırı ve vergi sistemimizin güvenilirliğine vurulan bir darbe olarak adlandırdığımız, kanunu, liyakatı yok sayan, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan 586 sayılı VUK Genel Tebliği iş işten geçmeden yürürlükten kaldırılmalı ve bunun için derhal gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yetkilerimizin meslek mensubu olmayan kişi ve kuruluşlara devredilmesi hukuka, mevzuata ve kamu yararına aykırıdır. Bu kabul edilemez! Yasa gereği, beyanname düzenleme ve gönderme yetkisi yalnızca 3568 Sayılı Kanunla yetki almış meslek mensuplarımıza aittir. Hiçbir kurum, kişi veya Oda bu yetkiyi kullanamaz. Mesleki sınırlarımıza ve yasal yetkimize yönelik hiçbir müdahaleyi kabul etmiyoruz” dedi.