Antalya’nın turizm merkezi Alanya’da deniz kirliliği krizi büyüyor. Kızılkule önünde biriken çöpler, deniz canlılarının yaşamını tehdit ederken, halk sağlığı ve turizm sektörü de alarm veriyor. İddialara göre, teknelerin denize atık boşaltması ve Alanya Belediyesi’nin deniz temizlik teknesi “Wasteddin”in devre dışı kalması, sorunun ana nedenleri arasında. Sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyürken, vatandaşlar yetkililerden acil önlem bekliyor.
DENİZ DİBİ ÇÖPLÜĞE DÖNDÜ
Kızılkule çevresinde deniz dibi, plastik atıklar, sigara izmaritleri ve teknelerden boşaltılan idrar ile pis su nedeniyle adeta çöplüğe dönüştü. Uzmanlar, bu kirliliğin deniz ekosistemini ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtiyor. Deniz canlılarının yaşam alanları daralırken, balıkçılık ve biyoçeşitlilik olumsuz etkileniyor. Aynı zamanda, kirli sularda yüzmenin yol açtığı kaşıntı, yanma ve enfeksiyon gibi sağlık sorunları, turistler ve yerel halk arasında artıyor. Avrupa medyasında Alanya plajlarına yönelik “denize girilmemeli” uyarıları, turizm sektöründe endişe yaratıyor.
TEKNELERDEN KAYNAKLI KİRLİLİK
Yerel halk ve çevreciler, tur teknelerinin denize idrar, pis su ve sintine gibi atıklar boşalttığını öne sürüyor. Yetersiz denetim ve arıtma tesislerinin kapasite eksikliği, kirliliği körüklüyor. İki yıldır artan şikâyetler, özellikle Kızılkule ve Kleopatra Plajı çevresinde yoğunlaşıyor. Vatandaşlar, “Denizlerimiz turizmin can damarı, ama çöplüğe döndü” diyerek tepkilerini sosyal medyada dile getiriyor.
BELEDİYE NEDEN HAREKETE GEÇMİYOR?
Alanya Belediyesi, “Deniz Çöpleri İzleme Programı” kapsamında sahil temizliği yaptığını ve Mart 2025’te Galip Dere Plajı’nda 7.750 kg atık topladığını duyursa da, vatandaşlar bu çabaların yetersiz olduğunu düşünüyor. Önceki yıllarda yaz boyunca deniz yüzeyindeki çöpleri toplayan belediyeye ait temizlik teknesi “Wasteddin”in, son iki sezondur çalışmadığı iddia ediliyor. Sosyal medyada “Temizlik teknesi nerede?” sorusu yankılanırken, belediyeden konuyla ilgili resmi bir açıklama gelmedi. Uzmanlar, kirliliğin sadece belediyenin değil, Çevre Bakanlığı ve turizm sektörünün ortak sorumluluğu olduğunu vurguluyor.
