Malatya'nın Hekimhan ilçesi Ballıkaya köyünde dünyaya gelen emekli müzik öğretmeni Hüseyin Başaran, çocukluğunun, dedesi ve babasının ozanlık geleneğiyle geçtiğini söyleyerek, “Doğayla, hayvanlarla, üretimle iç içe bir çocukluk yaşadım. Köyümüzde yardımlaşma, saygı ve sevgi çok güçlüydü" dedi.
İlkokuldan öğretmen okuluna uzanan eğitim sürecinde müziğe ilgisinin arttığını anlatan Başaran, "Türkü bizim iletişimimizdi" ifadesini kullandı.
1969 yılında mezun olduktan sonra göreve başlayan Başaran, öğretmenliğin kendisi için yalnızca bir meslek olmadığını belirterek, “Öğretmenlik hayatın ta kendisiydi. Çocukların yaşamlarını şekillendirmek çok kıymetliydi" dedi.
'YAŞAR KEMAL 'BENİM AİLEMDENSİN' DEDİ'
Birçok isimle tanıştığını anlatan Hüseyin Başaran, hayatının en unutulmaz anılarından birinin Yaşar Kemal ile tanışması olduğunu ifade ederek, “Çapa'daki profesör bir aile dostumuz, türkü söylerken beni Yaşar Kemal'e dinletti. Yaşar Kemal, türküyü dinledikten sonra 'Bundan sonra benim ailemdensin' dedi. Ömrü vefa etmedi ama o sözünü hiç unutmadım" diye konuştu.
İstanbul'da bulunduğu yıllarda Ruhi Su, Vedat Günyol, Atilla Özkırımlı, Cengiz Bektaş ve Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali gibi birçok isimle dostluk kurduğunu dile getiren Başaran, “Vedat Günyol ile sohbet etmek adeta bir okul gibiydi. Filiz Ali konserlerime gelirdi. Babasıyla ilgili çok anı anlattı. Onlardan müzik, kültür ve hayat üzerine çok şey öğrendim" diye konuştu.
Türkiye'nin yanı sıra İngiltere, Almanya, Hollanda, İsviçre, İsveç ve Yunanistan'da da konserler verdiğini belirten Başaran, “Müzik hayatımın ayrılmaz bir parçasıydı" dedi.
'BU ANILAR SADECE BANA AİT DEĞİL'
Malatya'daki büyük depremi, oradaki huzurevindeyken yaşadığını, aynı gece Antalya'ya geldiğini anlatan Başaran, “Antalya'da çok mutluyum. Huzurevinde kültür ve müzik sohbetlerini sürdürüyoruz. Antalya benim son durağım oldu" diye konuştu.
Günlerinin büyük bölümünü eğitim, müzik ve kültürel çalışmalarla geçiren ve yıllar boyunca biriktirdiği anıları yazıya dökmeye başladığını belirten Başaran, “Bu anılar sadece bana ait değil, toplumun kültür birikiminin birer parçası. Hiçbirini değiştirmeden, olduğu gibi yazacağım. İki yıl içinde kitap haline getirip gelecek kuşaklara bırakmak istiyorum" dedi.