Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) bilimsel çalışmalarda çağın önde gelen projelerine imza atmaya devam ediyor. Bu kapsamda önemli bir başarıya imza atan ALKÜ Rafet Kayış Mühendislik Fakültesinin iki adet TÜBİTAK 1002A ve iki adet TÜBİTAK 3501 projesi desteklenmeye hak kazandı. Farklı mühendislik ve bilim alanlarında hazırlanan 4 proje 4 ayrı araştırma ekibi tarafından yürütülecek. ALKÜ’nün araştırma odaklı hizmetine katkı vereceğine değinen ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan, “Rafet Kayış Mühendislik Fakültemizin TÜBİTAK 1002A ve 3501 programlarından aldığı dört proje desteğini büyük bir memnuniyetle duyurmak istiyorum. Bu başarı, üniversitemizin bilimsel kapasitesinin ve araştırma kültürünün her geçen gün daha da güçlendiğinin önemli bir göstergesidir. Farklı mühendislik ve bilim alanlarında yürütülecek bu projeler, hem ülkemizin bilimsel birikimine katkı sağlayacak hem de ALKÜ’nün araştırma odaklı vizyonunu daha da ileri taşıyacaktır. Bu değerli çalışmalara emek veren tüm hocalarımızı ve araştırma ekiplerini içtenlikle tebrik ediyorum. Hep birlikte daha güçlü, daha üretken ve daha görünür bir ALKÜ için çalışmaya devam edeceğiz. Değerli akademisyenlerimize başarılarının daim olmasını diliyorum.” diye konuştu.
TÜBİTAK 1002A PROJELERİ BİLİME KATKI SUNACAK
TÜBİTAK 1002A Projesi kapsamında Rafet Kayış Mühendislik Fakültesi Mühendislik Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Cengiz ile Rafet Kayış Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Aksel’in yürüttüğü iki ayrı proje kapsamında önemli çalışmalar yapılacak. Prof. Dr. Erhan Cengiz’in yürütücülüğünü üstlendiği proje, iyonlaştırıcı elektromanyetik radyasyonlara karşı toksik olmayan, güvenli ve yüksek mekanik dayanım sağlayan çok katmanlı hibrit bir zırhlama kompoziti geliştirmeyi amaçlıyor. Proje ekibinde ALKÜ’den Doç. Dr. Bertan Beylergil, Karadeniz Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Gökhan Apaydın ve Dr. İmran Kanmaz yer alıyor. Bi₂O₃ nanoparçacıklarının kompozit yapıya entegre edilmesiyle radyasyon soğurma kapasitesinin artırılması hedeflenen proje, tıbbi görüntüleme, veterinerlik ve taşınabilir X-ışını sistemlerinde kullanılabilecek etkili bir zırhlama performansı ortaya koyuyor. Doç. Dr. Aksel’in yürüttüğü projede ise, ağır metallerle etkileşime girmiş mikroplastiklerin farklı tuzluluk seviyelerine sahip sucul ortamlardaki hareket dinamiklerini görüntü işleme teknikleriyle analiz etmeyi hedefliyor. ALKÜ’den Prof. Dr. Erhan Cengiz ve Dr. Öğr. Üyesi Aslı Erkal Aytemur ile ODTÜ’den Dr. Öğr. Üyesi Hasan Gökhan Güler’in araştırmacı olarak yer aldığı çalışma, mikroplastiklerin yükselme/batma davranışlarını nicel olarak ortaya koyarak çevresel izleme, kirlilik tespiti ve ekosistem risk değerlendirmelerine bilimsel katkı sunmayı amaçlıyor.
TÜBİTAK 3501 PROJELERİNDE YENİ ARAŞTIRMALAR YAPILACAK
Genetik ve Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Enes Durgut’un projesi, polihidroksibütirat (PHB) kullanılarak çift ölçekli gözenekli yapılar üretmek için TIPS ve emülsiyon kalıplama yöntemlerinin ilk kez tek bir süreçte birleştirilmesini hedefliyor. Projenin karakterizasyon çalışmalarında Dr. Betül Aldemir Dikici ve Dr. Nihan Şengökmen-Özsöz araştırmacı olarak katkı sağlayacak. Proje ile gözenek morfolojisine sahip biyobozunur monolitlerin üretilmesi, doku mühendisliği ve çevresel uygulamalara yönelik yeni malzemelerin geliştirilmesine olanak sağlanması amaçlanıyor. Bir diğer TÜBİTAK 3501 projesinin yürütücülüğünü ise Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Kaplan tarafından yürütülüyor. Projede, kanser tedavisinde önemli bir yere sahip PROTAC moleküllerinin hücre içine etkin şekilde taşınmasını sağlayarak redoks-duyarlı ve hedeflenebilir hibrit bir nanotaşıyıcı sistem geliştirmeyi amaçlanıyor. Proje ekibinde Doç. Dr. Mehmet Koray Gök, Öğr. Gör. Dr. Kevser Bal, Arş. Gör. Dr. Sibel Küçükertuğrul Çelik, Doç. Dr. Seçil Erden Tayhan, Doç. Dr. Nazan Gökşen Tosun ve Prof. Dr. İsa Gökçe yer alıyor. Çok disiplinli bir ekibin yer aldığı projede, biyobozunur polimerlerden oluşturulan yapının tümör hücrelerinin indirgen ortamında kontrollü olarak parçalanması ve ilacın hedefli şekilde salımı hedefleniyor. Geliştirilecek platformun gelecekte farklı terapötik moleküllerin taşınmasında da kullanılabileceği öngörülüyor.